Ne tecelli etti gör hakikatı,
Kün dedi halketti bu mevcudatı.
Kimler yapabilir bu tahkimatı?
Var gel gönül var gel çareni ara!
Çalış Hak yolunda bir işe yara!
Böyle ifade ediyor duygularını Lâdikli Ahmet Ağa. Öyle farklı şeyler oluyor ki kâinatta akıl sır erdiremiyoruz. Ancak Allah’ın, saf ve katıksız bir sevgiyle hizmet eden askerleri var ki onlar anlayabiliyor. Arı bir gönülle hizmet şuurunda oldukları için olsa gerek, gizliler ayan oluyor onlara! Lâdikli Ahmet Ağa (1888-1969) da onlardan biri. Ümmi bir insan-ı kâmil. Okuması yazması yok; ama zaman ve mekân duvarını aşan, bilginin ötelerine ulaşan ricalül gaybdan bir “gayb adamı.” Hani sufi literatürde işlerine güçlerine akıl sır ermeyen has kullardan…
Kehf suresinde geçen Hazreti Musa ile Hızır Aleyhisselam’ın olayı bu konuyu en güzel ve sağlıklı bir şekilde öğrenmemiz için enfes bir örnek. Bu ayetlerde anlatılan olayda Musa (as), bilgi adamlığını Hızır (as) da gayb adamlığını teslim eder. Yani hikmet perdesini aralamak için bilgiden farklı bir şeye ihtiyacımız var. Musa (as)’ın aradığı da bu ilm-i ledün denilen gabya ait hikmetlerin esrarlı bilgisi. Hızır (as), Musa (as)’a bilgi ötesine katlanmasının zor olduğunu söyler. İç yüzünü bilmediğin bir şeye nasıl tahammül edebilirsin? der. Musa (as) ısrarla isteyince sırlı yolculukları başlar…
Derin devlet adamı
Ahmet Ağa da işte bu zaman ve mekanın sınırlayamadığı Hızır (as)’dan dan ders almış gayb adamı. Kitabın yazarı, başlangıç kısmında okuyucularına şöyle sesleniyor: Bu kitapta yer alan akıl ve mantık ötesi olaylara inanmama hakkımızı kullanabiliriz elbet; ama inkar karanlığında boğulmadan “ihtimal” k. Eğepısını aralık tutmakta fayda var… İdrakimiz zorlanıyorsa, bir destan okuduğumuzu düşünüp geçsek de olur! Ama bilinen o ki bu şahitli meşhutlu yaşanmış bir hayat kesiti. Bildiğimiz, yaşadığımız hayatın ötelerine ufuk açan çok boyutlu bir hayat…
Ahmet Ağa, kendi iradesini Allah’ın külli iradesine teslim etmiş, kendi isteklerini O’nun istek ve

emirlerine denk düşüren arif bir şahsiyet. Bir dedikleri bu yüzden iki olmuyor Allah dostlarının. İşin püf noktası da bu zaten. Her an Allah’ın istediğini isteyerek hizmet etme aşkıyla dolu olmak… Bazen çok uzak ülkelerde olanları haber verebiliyor, hizmete koşuyor zaman ve mekanı aşarak, bazen de hemen yanı başında olan olayı fark edemiyor. Oğlu Yahya trafik kazasında vefat edince dostları şaşırmış. “önced
en görüp de niye engellemedin ?” diye Allah’ın askeri olanları anlayamayanlara çok güzel cevap veriyor Ahmet Ağa : “Allah dilediğini bildirir, dilediğini gizler. O ol derse olmayacak, öl derse ölmeyecek yoktur. Kaderin önüne geçilmez.”
Konya’da Hasan Hüseyin Varol Hoca anlatıyor:
Bir gün iki arkadaşla Ladik’e gidip Ahmet Ağa’yı ziyaret edelim dedik. Selam kelam faslından sonra bizeyemek getirdi. Gelirken taze bulgur pilavıyla bir tas yoğurt ikram etse demiştik. Aynısını getirdi mübarek, ikramı çok severdi.
Ladik Washıngton Arası Beş Dakika
Bir ara başını çevirdi, şöyle baktı: Gardaşlar, dedi. Arkadaşlar beni bekliyorlar! Müsaade ederseniz ben gideyim, dedi. Ben ,”Hacı Baba nereye gideceksin ?”diye sordum. Valla bilmiyom amma şu dolapta bir pusula olacak neresiymiş oku bakayım? Dedi. Kâğıda baktım hem eski yazıyla hem de yeni yazıyla “Waşington”yazıyordu. Buraya niye gideceksiniz Hacı Baba? dedim. Nivyork’da, dedi, bir papaz gizlice Müslüman oldu onu tebrik edecez. Bir de Waşington’da iki bin kadar Müslüman var, başlarında bir musibet var onu kaldıracaz! Peki, oraya kaç dakikada varırsınız? dedim. Dört-beş dakikada varırız, dedi.
Bu Zatın Kıymetini Bilin!
Yıl 1950-51 filan. Kore Savaşı zamanı. Ahmet Ağa’ya soruyorum. Senin de görevin var mıydı o zaman, orada mıydın? Ahmet Ağa, sırada 60 yaşlarında… Şunu anlattı bize o zaman: Oradaydık tabii.Gece yarısı emir aldık ,gittik.Türk tugayını ateş çemberinin içinden çıkaracağız.Hücum emrini beklerken bir de baktık ki karanlığı yırtıp gelen bir teveccüh,muhasarayı yardı geçti. Sami Efendi Hazretlerinin teveccühüydü bu… Taaa Türkiye’den, oturduğu yerden bir teveccühle tugayımıza yol açtı. Bu mübar
ek zatın kıymetini bilin…
Bu ve bunun gibi çok enteresan olayların anlatıldığı, bir solukta
okuyacağınız kitap, son dönemde başarılı işlere imza atan ve Allah
dostlarını seri olarak yayına hazırlayanKırk Kandil Yayınları’ndan çıktı. Yazarı biyografik roman türünün özel ismi Mustafa Özdamar. Yazar, son derece duru ve akıcı bir üslupla samimi anlatımı harmanlayarak lezzetine doyulamayacak bir eser ortaya koymuş.
Meraklılarının severek okuyacağına inanıyorum…